Zuhur

es-selamü aleyküm

es-selamü aleyküm

Merhabalar kıymetli okurlarımız Son Peygamber (s.a.s) dünyayı teşrif ettiğinin üzerinden 14 asır geçti. O zamandan bu zamana sâlih kişilerin sayısı gün be gün azalıyor. Her gelen asır, bir öncekini aratıyor.

İlim, âlimlerin azalmasıyla göklere çekiliyor.
Şimdilerde İslam’ın adını kullanarak hareket eden türlü türlü sapık fırkalar türedi. Bunlar, İslam’ın içini boşaltmak maksadıyla gece gündüz çalışıyorlar. Kimisi nifak çıkarmaya uğraşıyor, kimisi fısk u fücur içerisinde, kimisi de dini nefse uydurma gayretinde...
Cinayetler o kadar çoğaldı ki! Neredeyse ölen neden öldüğünü, hatta öldüren niye öldürdüğünü dahi bilmiyor.
Hakk’tan, hakikatten o denli uzaklaşıldı ki doğusuyla batısıyla bütün bir beşeriyet özgürlük, eşitlik ve adalet gibi kavramları yanlış yorumluyor ve bu kavramların gerçek karşılıklarını İslam’dan başka yerlerde arıyor.
Sonuç ne mi oldu? İnsanlık maddi ve manevi anlamda taşıyamayacağı kadar ağır bir yükün altına girdi. Hatta niceleri basit bir meta haline gelerek maalesef insan olmanın şeref ve haysiyetini çoktan yitirdi.
Rüşvet, zina, faiz gibi günahlar öyle ayyuka çıktı ki bu işlere bulaşmayanlar parmakla gösterilir oldu.
Hâsılı kelam, insanlık adeta freni patlamış ağır bir vasıta gibi malum sona, yani kıyâmete doğru hızla ilerliyor.
Ve zaman yaklaşıyor…
Kıyâmet, alametleriyle beraber artık iyice yaklaştığının mesajını veriyor.
O halde bizlere düşen nedir? diye soracak olursak…
Herhalde öncelikle nefsimizi masivadan ve masiyetlerden uzak tutmak, sonra da gücümüz yettiğince yakınlarımızdan başlayarak insanlığı düştüğü bu felaketten kurtarmaya çalışmak...
Gelin, vefasız dünyadan kısa da olsa bir süreliğine yüz çevirelim.
Gelin, dergimizle bir müddet soluklanalım, salâha ve felâha yelken açalım…


Zuhur diğer yazıları