Zuhur

Peygamber Efendimizden Dualar

Peygamber Efendimizden Dualar

“Bismillah” bizim zikrimizdir. Allah Rasûlü de bizleri yemeğe başladığımızda...

Değerli okuyucularımız bu yazımızda Hz. Peygamber’in (a.s) yemekle ilgili sünnetinden ve yaptığı dualardan söz edeceğiz. Bizler için en güzel örnek olan Allah Rasûlü (a.s) yemekten önce ellerin yıkaması gerektiğini bizlere tavsiye etmiş. Selman-ı Farisi Hazretleri bize bunu şu şekilde naklediyor. O, bir gün Peygamberimize şöyle dedi:

- Ya Rasûlullah! Ben Tevrat’ta okudum. Yemekten sonra el yıkamada bereket varmış.  Aleyhi’s-selam Efendimiz, Selman’ın bu sözüne karşılık şöyle cevap verdi:

- Bereket sadece yemekten sonra el yıkamakta değildir. Yemeğin bereketi yemekten evvel ve sonra el yıkmaktadır. (1) Peygamberimizin cevabından da anlaşılacağı gibi O’nun sünnetinde hem yemekten önce hem de yemekten sonra el yıkama vardır. Ellerin yemekten önce yıkanması ellerde mevcut olabilecek mikropların yemeğe bulaşmasını engeller. Bu yıkamalar hem bereket hem de sağlık içindir.

İnsanın karnını doyuracak kadar yemeğe sahip olması Cenâb-ı Allah’ın büyük bir lütfudur. Yemeğe her oturduğumuzda bu lütuf hatırlanmalıdır. Yemeğin başı zikir ise sonu şükürdür. Yemeğin başında söylediğimiz “Bismillah” bizim zikrimizdir. Allah Rasûlü de bizleri yemeğe başladığımızda besmele çekmemiz konusunda ikaz etmiş ve besmeleyi yemeğin başında unutanlar için şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz yemek yerken besmeleyi başta unuturlarsa hatırladığı yerde “بِسْمِ اللَّهِ أَوَّلَهُ وَآخِرَهُ”yani “evvelinde ve ahirinde Bismillah” desin. (2)

Besmelesiz yemekte bereket olmaz. Şeytan o yemekten yiyenlerle beraber yer, onlara ortak olur. Ancak besmele ile başlanan yemekte bereket hasıl olur. Bir yemekte Rasûlullah’ın (a.s) yanında Hz. Halid de bulunuyordu. Sofranın başında bereket sonunda ise bereketsizlik görüldü. Başta yendiği halde bitmeyen yemek birden bitivermişti. Bu durumu merak eden Hz. Halid Peygamber Efendimize dönerek:

-Ya Rasûlullah! Yemeğin başında bereket sonunda ise bereketsizlik hissettim. Efendimiz:

- Biz yemeğe başlarken besmele çektik. Allah’ın ismini zikrederek başladık. Sonradan sofraya gelen kişi ise besmele çekmediği için yemekte bereketsizlik oldu, diye buyurduktan sonra şöyle devam etti. Kim yemeğe besmelesiz başlarsa bilsin ki şeytan da onunla birlikte başlamıştır.(3)

Dinimizin geneline bakınca sağ kavramı güzel şeylerin, sol kavramı ise kötü şeyleri sembolize eder. Mesela; bizimle her daim bulunan ve yaptıklarımızı yazan meleklerden iyilikleri yazan sağ omuzumuzdayken kötülükleri yazan sol omuzdadır. Yine eve, camiye girerken ya da buralardan çıkarken sağ ayağımızı kullanırken tuvalete sol ayağımızla gireriz. Yemek yerken sağ elimizle yemeğe özen göstermeliyiz. Nitekim Peygamber Efendimiz bize sağ elimizle yeme ve içme konusunda uyarıda bulunmuş ve şöyle buyurmuştur:

لَا يَأْكُلْ أَحَدُكُمْ بِشِمَالِهِ، وَلَا يَشْرَبْ بِشِمَالِهِ؛ فَإِنَّ الشَّيْطَانَ يَأْكُلُ بِشِمَالِهِ وَيَشْرَبُ بِشِمَالِهِ

 “Biriniz yemek yediği zaman sağıyla yesin, bir şey içtiği zaman yine sağıyla içsin. Çünkü şeytan soluyla yer ve soluyla içer.” (4)

            Allah Rasûlü (a.s) ne kadar yememiz konusunda bizler için çok güzel bir ölçü belirlemiş ve şöyle buyurmuş: “Midenin üçte birini yemeğe ayır, üçte birini suya kalan üçte birini ise rahat nefes almaya bırak.”(5) Alimlerimiz de çok yemek yemenin sağlık açısından zararlı olduğunu vurgulamış ve Kur’an- ı Kerim’den “Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez.” ayetini delil olarak göstermişlerdir. Çünkü çok yemek yemekte israftır. Çok yemek yiyen kimseye ibadetler ağır gelir, kalbinden Allah korkusu gidebilir. Onun için kişi ölçüyü kaçırmadan yemek yemelidir.

 Müfessirler, yemekten sonra dua etmenin yenen nimet için şükür, ileride yenecek nimet için zikir ve diğer nimetlerin de ihsan edilmesi için bir dilek manasını taşıdığını ifade ederler.(6) Yazımıza Sevgili Peygamberimizin yemekten sonra yaptığı dualar ile son verelim. Bizlerde Allah’a hamdımızı Efendimizin yapmış olduğu bu dualarla dile getirelim. Allah Rasûlü (a.s) yemeği bitirince:

الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أطعَمَنَا وسَقَانَا وجَعَلنا مُسْلِمين

“Elhamdülillâhillezi etamenâ ve sekânâ vecealnâ müslimîyn.”

 “Bizi doyuran, içiren ve bizim Müslümanlardan olmamızı sağlayan Allah’a hamdolsun.”(7)  diye dua edermiş.  Ebû Ümâme’den gelen rivayette ise Efendimiz sofrasını kaldırıken:    

الْحَمْدُلِلَّهِكَثِيرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا فِيهِ، غَيْرَ مَكْفِيٍّ وَلَا مُوَدَّعٍ وَلَا مُسْتَغْنًى عَنْهُ رَبَّنَا

“Elhamdulillâhi kesîran, tayyiben, mubâreken fîhi gayra mekfiyyin velâ muveddein velâ mustağnen anhu Rabbenâ” 

Çok temiz, bereketli, kâfî görülmeyen ve terk olunmayan ve kendisinden müstağni olunmayarak yapılan hamd, Rabbimiz olan Allah'a mahsustur.(8) diye dua edermiş. Başka bir rivayette ise:

الْحَمْدُلِلَّهِالَّذِي كَفَانَا وَأَرْوَانَا غَيْرَ مَكْفِيٍّ وَلَا مَكْفُورٍ

“Elhamdülillâhillezî kefânâ ve ervânâ gayra mekfiyyin velâ mekfûrin.”

Kâfî, görülmeyerek ve inkâr edilmeyerek yapılan hamd, bize yetecek derecede nimetler veren ve bizi suya kandıran Allah'a mahsustur.(9) şeklinde buyururmuş.

             Peygamber (a.s) yemekten sonra yapılan duanın geçmiş günahlarımızın da bağışlanmasına vesile olacağını bizlere müjdelemiş ve şöyle buyurmuştur:

مَنْ أَكَلَ طَعَامًا فَقَالَ: الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَطْعَمَنِي هَذَا، وَرَزَقَنِيهِ مِنْ غَيْرِ حَوْلٍ مِنِّي، وَلَا قُوَّةٍ، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ      

“Kim bir yemek yiyip de yemekten sonra hamd, benden ne bir hareket ne de bir güç olmaksızın bana bu yemeği veren ve yediren Allah'a mahsustur, derse onun geçmiş (küçük) günahı bağışlanır.”(10)

 


(1)Ebu Davud, Et’ime, 12.

(2)Ebu Davud, Et’ime, 16.

(3)Şahin Ahmed, İslam ve Hayat, Yeni Asya Yayınları, İstanbul, 1979.

(4)Tirmizi, Et’ime, 9.

(5)Tirmizî, Zühd,47

(6)Şahin Ahmed, İslam ve Hayat, Yeni Asya Yayınları, İstanbul, 1979.

(7)Ebu Davud, Et’ime, 52; İbn-i Mace Et’ime, 16.

(8)Buhari Et’ime, 54; Ebu Davud, Et’ime, 52.

(9)Buhari Et’ime 54.

(10)]İbn-i Mace Et’ime 16.


Zuhur diğer yazıları