Zuhur

es-selamü aleyküm ve rahmetullâh…

es-selamü aleyküm ve rahmetullâh…

Sünnet-i Seniyye’ye ittibaı murad edenlere,

Merhabalar efendim,

* Bu cihan nedir, buraya nereden ve ne için geldim?

* Şu ömrün hakikati ve mahiyeti nedir, bunun sonu ne olacaktır?

* Başlarımızda niçin ölüm fırtınası kopuyor, toprak altına yapılan bu sevkiyatın manası nedir?

* Hakiki saadete götüren ve bunu temin eden şey nedir?

* Kimin nesiyim, nasıl yaşamalıyım, ne için ölmeliyim?

Bu ve benzeri sorular herhalde insanlık tarihi kadar eskidir. Zira bu sualler üzerinde yaratılıştan günümüze hemen her din, mezhep ve felsefi akım çeşitli fikirler beyan etmiş, birbirinden ilginç yorumlar yapmıştır.

Kur’ân-ı Hakîm ise Yaradan, yaratılan ve yaratılış hakkında merak edilenlerin makul cevaplarını ta‘akkule, tefekküre, tedebbüre, tezekküre… bağlar, mantıklı izahâtlarda bulunur ve insanı salt anlamda düşünmeye teşvik eder.

“Bunda düşünen bir kavim için ibretler vardır.” (Câsiye, 13; Rûm 21)

“Bunda anlayan bir kavim için ayetler vardır.” (Neml, 52)

“Bunda hatırlayan bir millet için ibretler vardır.” (Nahl, 13)

“Bunda ikan eden/kesin inanan bir kavim için ibretler vardır.” (Câsiye, 4)

“Bunda iman eden bir kavim için ibretler vardır.” (Rûm, 37)

Ve...

“Biz Kitâb’da hiç bir şey eksik bırakmadık.”(En‘âm, 59)fermanıyla bütün bir beşeriyeti dünya-âhiret müşkillerinin halli noktasında kendisinden istifadeye davet eder.

Kur’ân’ı ve onun apaçık bir beyanı olan Sünnet’i idrak etmenin en sağlıklı yolu ise dinî ilimlerle mücehhez âlimlerimizdir elbette…

Zira ilmi ile âmil muhakkik âlimlerimiz, Allah Rasûlü’nün gerçek varisleridir.

Yunusemre’miz şu dizeleriyle ne kadar da güzel özetlemiş onları…

Gel ey kardeş, Hakk’ı bulayım dersen,

Bir kâmil mürşide varmasan olmaz.

Rasûl’ün cemalini göreyim dersen,

Bir kâmil mürşide varmasan olmaz.

Hakk’ı ve hakikati arayanlara,

Sünnet-i Seniyye’ye ittibaı murad edenlere,

Selef-i Sâlihîn’in ve İslam büyüklerinin yoluna râm olmak isteyenlere diyoruz ki;

Sahifeleri gönül hoşluğuyla çeviriniz lütfen,

Seyr u sülûkunuz devam ediyor...


Zuhur diğer yazıları