Zuhur

es-Selâmü Aleyküm

es-Selâmü Aleyküm

Biz içini doldurmazsak eğer; hedef hâline geliyor dinimiz, mukaddesatımız...

Aziz Dostlar

Yeni sayımızı takdim etmeden önce sizleri muhabbetle selamlıyorum.

Farkında mıyız kardeşlerim, son zamanlarda düşmanlarımız yüzyıllardır sahip olduğumuz değerlerimizin içini boşaltmaya çalışıyorlar. Üstelik bizler değerlerimize sahip çıktığımızı ve onları koruduğumuzu zannettiğimiz bir sırada…

Yurdumuzda -yüzümüze baka baka, pervasızca- Rabbimize, dinimize, imanımıza Kitâbımıza, Peygamberimize, ibadetlerimize dil uzatan kaldı mı? Belki de birkaç densiz... Peki, o eski İslam düşmanları nereye kayboldular? Ortalıkta istedikleri gibi cirit atamıyorlar ama herhalde boş durmuyorlardır.

Rabbimizi (c.c) seviyoruz, Kur’ânımızı, Peygamber Efendimizi (s.a.s) de seviyoruz elbette. Ama sevdiklerimiz hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Sevgilerimiz bilinçli ve içleri dolu mu?

Biz içini doldurmazsak eğer; hedef hâline geliyor dinimiz, mukaddesatımız... Bahsettiğim bu düşmanlar şekli değil ama özü bozmaya çalışıyorlar ki kaleyi içten ele geçirmek mümkün olsun.

Kur’ân’ın bir ayetini dinden referans alarak bozmaya çalışan bir münafık, Kur’ân’ın tamamına dil uzatan kâfirden haddi zatında daha sinsi ve daha tehlikeli değil midir?

Diğer yandan belli ki Peygamber Efendimize (s.a.s) doğrudan laf söylemenin tepki çekeceğini bilen şeytanî zekâlar için sünnetleri unutturmak, hadisler hakkında şüphe uyandırmak, Peygamberi sıradanlaştırmak daha isabetli bir hareket tarzı olarak görünüyor.

Kandillere bidat diyen zihniyetler acaba hangi yangınlara odun taşıyorlar? Sahabe-i Kiram hazerâtının yolundan gitmek, her vesileyi bahane bilip Hz. Peygamberi (s.a.s) hatırlamak, ona çok çok salât ü selâm getirmek değil midir?

Her kandil yaklaştığında “bidattir” şeklinde feveranlar duyuyoruz. Kisra sarayının sütunları gibi devrilen nefis putlarının acısını şu ümmete çektirmeleri Allah’tan reva mıdır?

Allah (c.c) yarattığı mahlûkat arasında insanı halife seçmiş, Âdemoğullarından bazılarını peygamber olarak ‘ve enbiyalar serveri Hz. Muhammed Mustafa'yı da (s.a.s) Makâm-ı Mahmud’a mazhar kılmıştır. Başta iblis, sonrasında avaneleri, sonrasında aldattıkları kimseler hazmedemeseler de bu böyledir.

Hakk'ın (c.c) takdiri karşısında bu feveranların ne kıymet-i harbiyesi olabilir ki!

İş, başında ve sonunda Allah’a aittir ve Allah işinde galip olandır…

Hepinizi en derin muhabbetlerimizle selamlıyoruz.

Allah’a emanet olunuz.


Zuhur diğer yazıları