Zuhur

es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh

es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh

Yeni bir sayı, yine bir vuslat. “Ayrılıklar olmasa kavuşmalar da olmazdı.” diyebilmek tesellimiz...

Kıymetli okurlarımız bizleri kavuşturan Rabbimiz’e (c.c) sonsuz hamd, Habibine (s.a.s) sayısız salât u selâm olsun.
Yeni bir sayı, yine bir vuslat. “Ayrılıklar olmasa kavuşmalar da olmazdı.” diyebilmek tesellimiz.Yine sevdiklerimizin bir kısmı bu dünyada, yanımızda olsalar da takdir-i ilâhi gereği çoğundanda ayrıyız. Onlarla da bir gün vuslattır ümidimiz…
Başta Peygamber Efendimiz (s.a.s), diğer Peygamberler (a.s), Ashab-ı güzin (r.a) ve nice İslâm büyüklerimiz vuslata konu olan…
Bizler, Allah Rasûlü’nü ne gördük, ne de sesini duyduk... Ama bizlerden Sahâbîlerine bahsediyor olması, “Âhir zamandaki ümmetim!” diye hitap ediyor olması gönüllerimizde tatlı bir hüzün bırakıyor. O’na (s.a.s) kavuşma ümidimizi artırıyor.
Ve bizleri ikaz etmesi, “Öyle bir zaman gelecek ki!” ifadeleriyle başlayan, nebevî bir mucizeyle etrafımızdaki fitnelerden bizi uyarması ne güzel!
Bize kusurlu amellerimize rağmen kıymet vermesi, kıyametten haber vermesi ne güzel!
Bizleri gafletten uyandırması, tevbe ve istiğfarlara teşvik etmesi ne güzel!
O’nun (s.a.s) da bizleri özlediğini, “Ümmetî, ümmetî!” nidâlarını gönüllerimizde hissetmekle ciğerlerimiz dağlanıyor, vecde gelen gönüllerimiz yerinde duramıyor ve O’na (s.a.s) olan özlemimizi daha da artırıyor.
Fem-i saadetlerinden dökülen mübarek sözlerin zamanları aşması, çağlar ötesine mübarek nefeslerinin ulaşması ne güzel!
İlmin yavaş yavaş göklere çekildiği şu âhir zamanda, bu sözleri bizlere ulaştıran, açıklayarak istifademize sunan, az da kalsa bazı âlimlerimizin hâlâ yanımızda bulunuyor olmaları ne güzel!
İlim ne kadar kıymetli bir hazinedir. Kendisine de vefâ bekler. Her zaman kendini altın tepside bizlere sunmaz.
Bazen bir güneş gibi bulutların ardına gizlenir. Bazen araştırmacılar çokça emek sarf ederek ancak onu elde edebilirler.
Bazen de bilgi ve belgeyle mücadele eden kişilerle karşılaşırız. Hz. Peygamber’in (s.a.s) dönemlerini bizlere hatırlatırlar. Bir mucize görseler bile iman etmeye asla yanaşmazlar.
Kıymetini bilen ilmin nazını çeker. Yoksa ilim ve hakikat onların nazını çekecek de değil. İlim başka bir şey, hidayet de herhalde daha başka bir şey olsa gerek.
Rabbimiz (c.c) bizleri öncelikle hidayetten ayırmasın, hidayet verdikten sonra da dalalete düşürmesin!
Ve sözü fazla uzatmadan, sizleri vefa bekleyen sayfalarla baş başa bırakalım.


Zuhur diğer yazıları