Divan

Divan-ı Kebir´den - Sevgilinin yüzü (c.I, 122)

Divan-ı Kebir´den - Sevgilinin yüzü (c.I, 122)

Sevgilinin yüzünün gül bahçesinden gelen koku, ihtiyarlıktan beli ikiye bükülmüş her boyu, selvi boylu yapıyordu.

• Gül bahçesine benzeyen, güzel yüzünü gördüm. İnsanı büyüleyen o yüz, nurun kaynağı, nurun nuru gibi parlaktı.

• O yüz, can kıblesi idi, canların secde ettikleri yerdi. O yüze bakınca insan, kendini emniyette hissediyor. İfade edilmez manevî zevkler, sefalar duyuyordu.

• Bu hali görünce gönül coştu da; "O yüze canımı vereyim, o yüze canını kurban olsun, onun uğrunda varlığımı, benliğimi feda edeyim." dedi.

• Can da heyecana kapıldı, sema, dönmeğe başladı. O hem dönüyor, hem de durmadan ellerini çırpıyordu.

• Akıl ise, oraya geldi. Bu durumu görünce; "Ben bu talihi, bu yüce mutluluğu nasıl anlatayım; nasıl öveyim? Bu güzellikler karşısında ben aciz kalıyorum, bir şey söyleyemeyeceğim, susacağım." dedi.

• Sevgilinin yüzünün gül bahçesinden gelen koku, ihtiyarlıktan beli ikiye bükülmüş her boyu, selvi boylu yapıyordu.

•Aşk çok güçlüdür, her şeyi değiştirir, Ermeni'yi bile Türk yapıverir.

• Ey can; sen güzelliğin tesiri ile, canlar canına ulaştın, ey beden; sen de eridin, yok oldun, bedenlikten çıktın can oldun...bütün güzelleri, güzellikleri yaratan büyük yaratıcıyı, o eşsiz, benzersiz, tek olan azîz varlığı bulmak istiyorsan gönül evine gir, gönülde oturmayı adet edin; çünkü o göklere, yerlere sığmadı, geldi gönle girdi.

• Güzellerden, güzelliklerden duyulan manevî zevki, gönülde ara, dışarıda arama. Şunu bil ki, o lezzetli ölümsüzlük şarabını da, ancak gönül evinde inzivaya çekilmiş kişiye sunarlar.

• Sus, susma zevkine var, susma hünerini elde et, edebiyat yapma, hünerlerle dolu lafları bırak!

• Bırak da, imanını, inancını gönlünde sakla! Çünkü gönül, aynı zamanda iman yurdudur.


Divan diğer yazıları