Divan

Divân-ı Kebîr’den…

Divân-ı Kebîr’den…

Nice gizli Mansurlar aşkın canına güvendiler de kürsüleri, minberleri bıraktılar, darağacına çıktılar

Benlik Dikenlerini Gönlün Ayağından Çıkar da İçindeki Gül Bahçelerini Seyret!

• Aşkın gül bahçeleri kan perdeleri arasında olduğu için, ölümü göze almayan, oraya varamaz. Bu sebepledir ki, ne olduğuna akıl erdirilemeyenin aşkının güzelliği ile, âşıkların çok işleri vardır. Gerçekten de Hakk’ın aşkının güzelliğini kim kolayca görebilir? Bu yüzden Hakk âşıklarının çok imtihanlar vermeleri gerekmektedir.

• Akıl der ki: “Varlık âleminin altı tarafı da manilerle, engellerle çevrilmiştir. Bu engelleri aşarak dışarı çıkmaya yol yoktur!” Aşk, akla der ki: “Sen aldanırsın. Yol vardır, ben defalarca o yolu aştım, dışarı çıktım.”

• Akıl bir pazar gördü de, orada pazarlığa, alış verişe girişti. Hâlbuki aşk, akıl pazarlarının ötesinde de nice pazarlar gördü.

• Nice gizli Mansurlar aşkın canına güvendiler de kürsüleri, minberleri bıraktılar, darağacına çıktılar.

• Mansur şarabı içen âşıkların, iç âlemlerinde inkârlar vardır. Gönülleri kararmış akıllıların ise, iç âlemlerinde inkârlar vardır.

• Akıl diyor ki; “Yokluğa ayak atma ki, orada dikenler vardır.” Aşk ise “Dikenler orada değil, dikenler sende, senin içindedir!” diyor.

• Kendine gel, sus da varlık, benlik dikenlerini gönlün ayağından çıkar; içindeki gül bahçelerini seyret!

• Ey Tebrizli Şems! Sen, harf bulutu altında gizlenmiş bir güneşsin. Senin güneşin doğunca, sözler yok olur, dağılır gider.

 

Meyve Zamanında Bahçeye Gel de Hallac´ı Darağacında Asılı Gör!

• Senin aşkının gamzesi, bakışı taç, taht sahibi bir padişaha bile bir arpa kadar değer vermez. Bir ihtiyaç sahibini, aşka susamış birini görünce onu gönlüne alır.

• Âşık, sevgilinin ayakları altına atlaslar, ağır ipekli kumaşlar döşemek için ciğerinin kanı ile atlas yaygılar, ipek kumaşlar dokur.

• Aşk, güzellik padişahının damına çıkılacak bir merdivendir. Sen gel de Miraç hikâyesini aşığın yüzünden oku!

• Meyve, nasıl ağaçta biter, olgunlaşırsa, âşık da asılma ile ölümle yaşar. Onun için meyve zamanında bahçeye gel de yüzlerce Hallac’ı darağacında asılmış gör. “Muhakkak ki, ölümde hayat vardır.” Hallac da böyle söylemişti.

• Aşk, gönül şehrini her zaman yağma eder durur da aşık onun için dağınık sözler söyler.

 

Canımızın Gül Bahçesi Sizsiz Gül Bitirmesin!

• Siz bulunmadıkça dünyada derdimize derman bulunmasın. Siz olmazsanız ölüm gelsin, bizi bulsun. Sizsiz hayatı ben ne yapayım? Sizsiz can da olmasın, istemem.

• Âşıkların gönülleri; sizden başka hiç kimseyle aydınlanmasın, nurlanmasın. Canımız gül bahçesi, sizsiz gül bitmesin, bitmiş olan gülleri de sizsiz gülmesin kokmasın.

• Akıl görünmez gizli bir padişahtır, Gökyüzü de, sanki onun çadırıdır. Siz olmayınca bu padişahın tacı da olmasın, tahtı da, çadırı da!

• Aşkı, âşıklara şarap dağıtırken gördüm de ona dedim ki: “Sevgili olmadıktan sonra şarap ne işe yarar? Canımız şarabı da, sakîyi de görmesin.”

• Sevgilim, ölü canlara: Siz Hz. İsa’nın nefesi gibisiniz, istediğiniz zaman onları diriltebilirsiniz. Fakat siz yoksanız hiçbir şey olmasın. Ne saltanat olsun, ne Mısır olsun, ne de Yusuf-ı Kenan...

• Biz bugün Şemseddin’in aşkı ile pek hoşuz, yüzümü altın gibi sararttım, dedim ki: “Sevgili olmadıktan sonra dünyada altın madenleri de olmasın.”


Divan diğer yazıları