Şehadet- Muhabbet Mektupları
Enbiyâ yurdu bu toprak, şühedâ burcu bu yer Bir yıkık türbesinin üstüne Mevlâ titrer
Şehit, Allah’ın isimlerinden, Esmâu’l-Hüsnâ’dan biridir. Gören, şahit olan, hakkıyla müşahede eden demektir. Şehit aynı zamanda Allah yolunda canını feda eden, hakikat uğruna kendini veren kimsedir. Yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölü’ demeyin. Hayır, onlar yaşıyor. Ama siz farkında değilsiniz.” (Bakara, 2/154)
“Ve eğer gerçekten Allah yolunda ölür veya öldürülürseniz, unutmayın ki Allah’ın mağfireti ve rahmeti kişinin bu dünyada yığabileceği her şeyden daha iyidir.” (Âl-i İmrân, 3/157)
Allah ile şehit arasındaki bu ilişki Peygamberler ile olan birlikteliğini doğurmaktadır. Allah’a ve Peygamber’e itaat edenler dört grup insanla birlikte olabilme imkânına sahip olacaklardır:
“Peygamberler, sıddîkler, şehitler, sâlihler…” (Bk. Nisâ, 4/69)
Âkif, nebiler (çoğulu enbiyâ) ile şehitleri (çoğulu şühedâ) bir araya getiriyor. Türbesinin dahi çok önemli olduğunu vurguluyor:
Enbiyâ yurdu bu toprak, şühedâ burcu bu yer
Bir yıkık türbesinin üstüne Mevlâ titrer
Daha sonra onu son Peygamber’in kucağına teslim ediyor. Artık mezarı orasıdır:
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber
Bununla birlikte babasının doğup büyüdüğü Balkanlarda mescit ve şehit türbelerinin perişan hali onu derinden üzmektedir:
Ne felaket! Dönüversin de mesâcid ahıra
Hırvat’ın askeri tepsin çıkıp üstünde hora
Bari bir hâtıra kalsaydı şu toprakta diri
Yer yarılmış yere geçmiş şühedâ türbeleri
Gülüm Efendim,
Tarihimizde şehadetle ilgili pek çok muhteşem sahnenin olduğu bilinmektedir. Geçen asrın ilk çeyreğinde görülen zirve Çanakkale’dir. Bu zirveden kısa bir müddet sonra başlayan İstiklal Harbi ise bu ruhun adeta bütün Anadolu’yu kucaklamasıdır. 1910’lu 20’li yılların basınında şehadet ve şehitlik ana konulardan biridir. Üsküplü Yahya Kemal “26 Ağustos 1922” başlığını taşıyan rubaisinde bu hareketin ezan için yapıldığını söyleyerek dua etmektedir:
Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi!
Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi!
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed yâdın
Galip et çünkü bu son ordusudur İslâm’ın
1924 tarihinde ise Âkif’in yazdığı dörtlük “Şehidler Âbidesi İçin” başlığını taşımakta ve bize görevimizi hatırlatmaktadır:
Gök kubbenin altında yatar, al kan içinde
Ey yolcu şu topraklar için can veren erler
Hakk’ın bu veli kulları taş türbeye girmez
Gufrâna bürünmüş yalnız Fâtiha bekler
Şehitlerle bağımız, bağlantımız var mı?
Mezarlarına gittiğimizde gönül rabıtası kurabiliyor muyuz?
Bu vesile ile dünya ve âhiret konusunu yeniden düşünebiliyor muyuz?
Ayette belirtilen “diri olmayı” nasıl anlıyoruz?
Ayette altı çizilen “mal yığmak” bize bir şey söylüyor mu?
İnsanımızın kullandığı “Şehadet şerbetini içmek” deyimi üzerinde düşündük mü?
Şehitler gününde ne yapıyoruz?
Şehitlik sadece şehit annelerini ilgilendiren bir konu mudur?
Kur’ân-ı Kerim’de sık sık kullanılan “mallarıyla ve canlarıyla cihat edenler” ifadesini ne kadar içselleştirebiliyoruz?
İşin hala nutuk kısmında mıyız?
Şehitlere karşı bir mesuliyet duyuyor muyuz?
Onlarla yüz yüze geldiğimizde, bakışlarıyla bize “emanetim ne âlemde” dediğinde söyleyebileceklerimiz var mıdır?
Onlara borcumuz var mıdır?
Bu borç sadece “çelenkle” ödenebilecek cinsten midir?
M. Kara, Mahabbet Mektupları
Prof. Dr. Mustafa KARA diğer yazıları
- 25 Ekim 2016 İslâm Medeniyetinde Tekke
- 09 Mart 2016 Rabbi Erinî…
- 31 Ocak 2016 İmam Azam´ın Talebesi, Dâvûd et Tâî (k.s)
- 31 Ekim 2015 Bişr el-Hafî
- 27 Şubat 2015 İnsan Bir Derviştir
- 06 Kasım 2014 Fenâ fi’l-Mürşid, Fenâ fi’r-Rasûl, Fenâ Fillâh
- 03 Haziran 2014 Fukaralıktan Kurtulmak
- 08 Şubat 2014 Tarikatların Ortak Unsurları
- 17 Eylul 2013 Yörük Değirmenler
- 24 Nisan 2019 Arınan Aydınlanmıştır
- 16 Şubat 2013 Mevlânâ’nın Sırrı
- 03 Kasım 2012 Gönül Kâbe’si
- 11 Ağustos 2012 Günaha Girme(k)
- 11 Mart 2012 Dengesini Kaybetti ve Düştü
- 29 Aralık 2011 Dünyevîleşmek Yahut Sekülerleşmek
- 05 Ekim 2011 Kur’ân’a Gönül Vermek
- 28 Haziran 2011 Gel Dosta Gidelim Gönül
- 15 Nisan 2011 Allah Haddi Aşanları Sevmez
- 26 Şubat 2011 Mevlîd-i Şerîf
- 25 Aralık 2010 Horasan Erenleri
- 12 Ekim 2010 Nasıl Bir İnsan?
- 08 Ağustos 2010 Nefs-i Mutmainne
- 08 Ağustos 2010 İnsan Bir Derviştir
- 22 Temmuz 2010 Allah’ı Anmak
- 04 Nisan 2010 Çağımız İnsanının Tasavvufa Duyduğu İhtiyaç