İzini Aradım

Kokunu aradım güllerde /Gözlerimi gezdirdim çöllerde

İzini aradım bu topraklarda

Kokunu aradım ulu dağlarda

Bağlardaki hurmalıklarda

İzini aradım, Sen yoksun

Mina’da Arafat’ta

Mekke’de mikatta, Sen yoksun

Kokunu aradım güllerde

Gözlerimi gezdirdim çöllerde

Kokunu kokladım esen yellerde

Gölgeni aradım yerlerde

Acab düşmüş de kalmış mıdır

Mekkelerde Medinelerde

Hava bana sinyal verir

Gökte kutup yıldızı yol gösterir

Kubeys dağında ay ikiye bölünür

Parmak ucunu aradım aya uzanan ellerde

Sanki bölünen ayı gördüm göklerde

Sanki Seni yatar gördüm gölgelerde

Savaş meydanlarında Uhudda Hendekte

Kılıç şakırtını, okunun vınlayışını aradım

Gözyaşının damlayışını aradım Taifte

Ayak kanlarını aradım, yürek burkuntularını aradım

Her üzüldüğün yerde, Mekke’de Fedekte

Tebessümünü aradım ashabın arasında

Mübarek dişinin kırılışını aradım Uhuddaki yerde

Uhud dağının titreyişini aradım

Titreme Uhud, üzerinde bir nebi, bir sıddık, iki şehid var deyişini aradım, sesini aradım

Kâh arı uğultusu gibi

Vahyin inişini

Kâh devenin ağırlığa tahammül edemeyip

Aradım yere çöküşünü

Aradım vahiy zamanını

Buram buram terleyişini

Zeyd’in Senin mübarek dizinin ağırlığına

tahammül edemeyişini

Kırılacak zannedişini

Aradım

Aradım

Aradım

Bembeyaz elbiseler üzerinde

Simsiyah saçlı misafirin gelişini

Dıhye’ye benzeyişini

Cibril hadisi olayının ceryan ettiği anı

Senin deyişini

Haber verişini

İhsan hadisini

Aradım

Uzaklardan geldiği belli

Bu esrarengiz zatın, geriye dönüşünü

Hem sorup hemde cevap verişini

Kalkıp giderken Senin RUDDUHU deyişini

Aradım

O anı, o sohbeti aradım

Peşinden bakan sahabelerinin göremeyişini

O Cibrildi

Size geldi

Dininizi öğretmek için deyişini

Aradım

Hicretini aradım kum yığınlarında

Ebu Bekir’in Senin arkandan delice gelişini

Aradım

Kızgın kumları aheste aheste develerin

Ritmile ses çıkarışlarını aradım

Aradım

Aradım

Aradım

Sevr mağarasına tırmanışını

Örümcek ağını aradım, yuva yapan güvercini aradım

Senin peşinden takılanları aradım

Ebu Bekir’in oğlunun koyunlarını aradım

Süraka’nın atının izini, kuma saplanışını aradım

Kum çölünün onu atıyla içine alışını aradım

Can havliyle haykırışını duymak istedim Süraka’nın

Senden aman dileyişini duymak istedim

Simsiyah bir bulutun O’nun üzerine kahretmek için

İnişini görmeyi aradım

Mekke’den Medine’ye uzanan yollarını aradım

Uçsuz bucaksız çölleri taradım

Seni aradım

Önde devenle arkanda arkadaşın

Ve can yoldaşın

Allah yardımıyla dik olan başın

Sana selam veren her taşın

Sesini duymak istedim

Aradım

Mucizenle çam ağaçlarının yürüyüşünü, Sana gelişini aradım

Aradım

Ashabına insanlığa şefkatle merhametle bakışlarını

Ashabınla birlikte hurma yiyişini

Aradım oturup kalkışını

Aradım Cebrail’in gelişini

Vahiy getirişini

Aradım, aradım, aradım

Mekke’de Medine’de aradım

Hicret yolunda, Sevr mağarasında

Sahabelerinle beraber olduğun muhabbet bağında

Ömer solunda, Ebu Bekir sağında

Vedâ haccında

Arafat dağında

Yüz yirmi dört bin sahabeye hitap edişinde

Yavaş yavaş dönüşünde

Müzdelife’ye inişinde

Her an inip devene binişinde

O heybetli vekarında

El yevme ekmeltu’nun gelişinde

Nasr suresinin nüzulünde

Aradım da aradım.

Nihayet Seni buldum

Kur’anda

Hadislerinde

Hayalimde…


Zülcenâheyn diğer yazıları