Zülcenâheyn

Cenâb-ı Allah’ı Sesli Zikir - 3 (Cehri Zikir)

Cenâb-ı Allah’ı Sesli Zikir - 3 (Cehri Zikir)

Sekîne kalbin Cenâb-ı Allah’a tam bağlılığı sayesinde korkudan uzaklaşıp, huzur içerisinde olmasıdır.

Üçüncü Hadis

Rasûlullah Efendimiz (s.a.s) bizim yanımıza geldi ve buyurdu ki; “Ey inananlar Cenâb-ı Allah’ın dolaşıcı, zikir meclislerine inip duran melekleri vardır. Zikrullaha erkenden gidiniz.”[Hadisi, Bezzâz Hakim müstedrekinde tahriç etmiştir.]

İzahı

Dört büyük meleğin dışında çeşitli vazifelerle görevlendirilmiş melekler vardır. Cenâb-ı Allah’ı zikreden meclislere uğrayan bu melekler demek ki sadece o vazife için halk olunmuşlardır.

Şu hadîs-i şerîfte de Rasûlullah (s.a.s):

“Cennet bahçelerine uğradığınız zaman, oradan istifade ediniz. (Cennet bahçeleri hangisidir?) dediler. O da: (Zikir halkalarıdır) buyurdu.”[Keşfu’l-Hafâ, I, 99 vd; Nihâye, II, 194]

Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.”[Münâfikûn Sûresi, 9]

Dördüncü Hadis

Ebû Saidi Hudrî’den Rivayet olunmuştur ki, Rasûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuşlardır: “Allah’ı zikreden hiçbir kavim yoktur ki, melekler onları kuşatmış, Allah’ın rahmeti onları bürümüş, üzerlerine “sekîne” inmiş ve Cenâb-ı Allah onları kendi nezdinde olan meleklerine övmemiş olsun.”[Müslim ve Tirmizi, Ebû Hüreyre’den rivayet etmiştir.]

İzahı

“Sekîne” ne demektir?  Sekîne kalbin Cenâb-ı Allah’a tam bağlılığı sayesinde korkudan uzaklaşıp, huzur içerisinde olmasıdır. Nitekim Ayette de şöyle buyrulmuştur:

“Cenâb-ı Allah Sekîneyi müminlerin kalplerine indirdi.”[Fetih Sûresi, 4]

Sekîneden maksadın, bir melek olduğu ve müminlerin kalplerine huzur ve emniyeti yerleştirdiği şeklinde tefsir edenler de olmuştur. Nitekim Hz. Ömer (r.a.) hakkında:

 “Muhakkak ki sekîne, Hz. Ömer’in lisanında konuşur.”[Ragib İsfehânî, Müfredât, s.237]Sekîneyi akıl ile izah edenlerde vardır. İnsanı kötülüklerden, şehevî arzu ve isteklerden alıkoyan akıl, nimetlerin en büyüklerindendir. Zikirle kalbin huzura ereceğini işaret eden şu ayette buyruluyor ki:

“Onların kalpleri Cenab-ı Allah’ın (c.c) zikriyle mutmain olur.”[Ra‘d Sûresi, 28]

Bu hâl Resulullah’ta (s.a.s), bilhassa vahyin inişi anında çok görülüyordu. Zeyd b. Sabit -ki vahiy kâtiplerinden idi- şöyle buyuruyorlar:

“Ben, Rasûlullah (s.a.v.)’ın yanı başında bulunuyordum da onu sekîne kaplamıştı.”[İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, II, 385]

Görülüyor ki bu öyle huzur ve rahatlıktır ki; Cenâb-ı Allah, onu istediği kullarının kalbine atar ve onu rahat ettirir. İşte bu hal Rasûlullah’ta (s.a.s) Kur’ân’ın inişi esnasında görülüyordu ki, dalma, gaybet ve sükûn halidir.

İbn-i Mesut’tan gelen bir rivayette de:

“Sekînet hali ganimettir, onu terk etmek ise borçlanmaktır.”[İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, II, 385]

Kelimeye rahmet manası da verilmiştir. Kelimenin, bunlardan başka manalara geldiğini söyleyenler de olmuştur. Fakat en önemli olanları bunlardır.

“Allah odur ki, imanları üzerine iman artırsınlar diye mü’minlerin kalbine manevi huzuru indirdi.”[Fetih Sûresi, 4]

Hudeybiye’de ağaç altında biat eden mü’minler hakkında da şöyle buyruluyor:

 “Böylece kalplerinde olan sadakati bildi de üzerlerine manevi huzuru indirdi.”[Fetih Sûresi, 18]

Yine Cenâb-ı Allah (c.c):

“Hani o kâfir olanlar, kalplerindeki taassuba (cahiliyet gayretine) sarıldıkları sırada Allah, Resulü’nün ve müminlerin üzerine manevi huzuru indirmişti.”[Fetih Sûresi, 26]

Görülüyor ki sekîne, Allah Resulü’ne sadece inhisar ettirilmemiş, bunun içine müminlerde dâhil edilmiştir. Ama bu nimetten inanmayanlar mahrum edilmiştir. Kur’ân okuyan, Allah’ı zikreden müminlerin üzerine sekînenin bir rahmet bulutu halinde inmesi de vardır.

Bera b. Azib (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ashabtan bir kişi, bir gece Kehf Sûresi’ni okumuştu. Evinde de bir atı vardı. Bu sırada at ürkmeye başladı. Bunun üzerine o zat: “Ya Rabbi! Sen âfetten emin kıl.” diye dua etti. Hemen o zatı duman gibi bir şey yahut bir bulut kapladı. Sonra bu vakayı Nebi’ye (s.a.s) hikâye etti. Rasûlullah: “Oku ey kişi! Çünkü o bulut gibi görülen şey sekîne idi. Kur’ân’ı dinlemek için yahut Kur’ân’ı tebcil için inmişti” buyurdu.”[Tecrîd-i Sarîh, IX, 306]

Savaşlarda ve korku anlarında Cenâb-ı Allah’ın yardımı ile müminlerin üzerine bir huzur, bir rahmet ve bir sekîne çöker. “Sonra Allah, sekînesini onun üzerine indirdi ve onların göremeyeceği askerlerle onu teyid etti.”[Tevbe Sûresi, 40]

Cenâb-ı Allah rahmetiyle bütün mahlûkatı kuşatmıştır. Kul da rahmete vesile olan yolları aramalıdır. Üç beş kişi bir araya gelince, Mevlâ’yı zikretmelidir. Böyle zikirden gafil olanlar hakkında ise şu hadîs-i şerîf, ne kadar ibretle okuyup düşünmemiz gereken bir hadistir.

Ebû Hüreyre (r.a.), Rasûlullah’ın (s.a.s) şöyle buyurduğunu haber vermiştir: “Bir kavim, bir mecliste otururlar da Cenâb-ı Allah’ı zikretmeden kalkarlar ise, sanki eşek leşini yemiş gibi kalkmış olurlar ve (o meclis) onlar için kıyâmet gününde hasret ve pişmanlık olur.”[Ebû Dâvûd, V, 180 vd]

Yine bu hadise yakın manada, bir başka hadisi daha görüyoruz.

“Bir meclise oturup Allah’ı (c.c.) zikretmeyen kişi için bu aleyhinde bir noksanlık olur.”[İbnü’l-Esîr, V, 139]


Zülcenâheyn diğer yazıları