02 Aralık 2024
Tufan ATMACA

Benî Âdem’in Efendisine, Şiirlerin Efendisi olan Na‘tlar (13) Kasîde-i Hendek - Abdullah b. Revâha (r.a)

Benî Âdem’in Efendisine, Şiirlerin Efendisi olan Na‘tlar (13) Kasîde-i Hendek - Abdullah b. Revâha (r.a)

Yâ Rasûlallah, sana canımız fedâ olsun, kusurlarımızı bağışla...

Değerli okuyucularımız, Ekramü’l-Ekramîn olan Rabbimizin “Selam” ismiyle sizlere tahiyyâtlarımı sunuyorum. Önceki yazılarımızda değerli Hocamız Zülcenâheyn Abdullah Efendi’nin Kasîde-i Bür’e derslerini işlemiş ve dahi bu kasîdelere ilham olan Ashâb-ı Kiram’a geçmiş bulunuyoruz.

Bu yazımızı kâinatın yaratılmasına vesile olan Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin ilk mahbûblarından olan sahabî efendilerimizin kasîdeleriyle devam edelim. Onlar arasında sıralama yapmam doğru olmaz ama burada samimiyetinden dolayı vesile-i sebeb-i nüzul olan Abdullah b. Revâha’yı (r.a) anmadan geçemeyiz. Ensardan olan Hazrecli Mute Şehidi Abdullah b. Revâha’yı (r.a) anarak şefaatlerine nail olalım.

Hz. Peygamber Efendimizi bizatihi medheden bu sahabi hakkında şu sözleri söylemiştir:

Şüphe yok ki kardeşiniz bâtıl ve boş söz söylemez!medhine nail olmuş kimsedir.(1)

Ebû Muhammed Abdullah b. Revâha (v.629) Hazrec kabilesinin Benî Hâris kolundandır. Muhadramûn şairlerinden olan Abdullah b. Revâha’nın (r.a) okuma yazma bilen, hatta İbranice bilen biri olduğu söylenmektedir. Hassas bir şair ve iyi bir hatiptir, İkinci Akabe Biatı’nda Medineli on iki nakibten birisi olmuştur. Hz. Peygamber’in (s.a.s) idari görevlere layık gördüğü sahabedendir. Ayrıca o, Peygamber Efendimizin (s.a.s) özel kâtipleri arasında yer alır.(2)

Şiir sanatını Hz. Peygamberi ve İslâm dinini savunmak ve müşrikleri hicvetmek için kullanmıştır. Yine onun için Mahbûb-i Kibriyâ (s.a.s):

Şiirleri müşrikler üzerinde oklardan daha etkilidirbuyurmuştur. Şuarâ suresinin son ayetlerinde;

Şairlere sapıklar uyar, onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmez misin?’ (Şuarâ sûresi, 224-226)indiğinde;

“Allah benim de şair olduğumu biliyor, demek ki ben de onlardanım…”diyerek teessürünü belirtmiş. Bunun üzerine Hz. Allah:

Ancak iman edip iyi işler yapanlar müstesna ...(Şuarâ sûresi, 227) buyurmuştur.(3)

Bu Peygamber aşığı ulu sahabi, Hendek/Ahzâb harbinde; hendek kazılırken toprağı taşıyanlara yardım ederken toza toprağa bulunan Rasûlullâh Efendimize şu dizeleri ithaf etmiştir:

Vallahi, Allah bize hidayet etmemiş olsaydı hidayete eremezdik.

Ne zekât verir ne namaz kılardık

Kâfirler bize saldırdılar

Onlar fitne çıkarmak istediklerinde biz bundan çekindik

Bizden yardım istendiğinde geldik

Yardım isterken de bize güvenin

Yâ Rasûlallah, sana canımız fedâ olsun, kusurlarımızı bağışla

Yâ Rabbi, düşmanla karşılaştığımızda ayaklarımızı yerinde tut

Ve üzerimize sabr u sebat ihsan et

Biz senin fazl u kereminden müstağni değiliz.(4)

 

Abdullah b. Revâha’nın (r.a) aynı zamanda çok iyi bir hatib olması hasebiyle Mûte’ye hareketinde bir daha göremeyeceği Habibine şu sözleri söyledi:

“Geride kalan hurmalıkta kendisine veda ettiğim Zât’a;

O en hayırlı uğurlayıcıya, en hayırlı Dost’a selâm olsun!”(5)

Mûte’ye gelindiğinde harp kızışmıştı ve Peygamber Efendimizin müjdelediği komutanlık sancağı ona geçmişti. Bu arada nefsiyle olan mücadelesini şu hitapla anlatıyor;

‘Ey nefsim! Ben, seni kendime boyun eğdireceğim diye yemin ettim. Sen, buna ya kendiliğinden razı olursun, ya da bunu sana zorla kabul ettiririm!

Müslümanlar, toplanmışlar, bağırıyorlar. İçlerinden ‘İnnâ lillah ve innâ ileyhi raciûn’ diyen ağlamaklı sesler yükseliyor.

Anladığım kadarıyla, sen pek Cennetten hoşlanmamış görünüyorsun!

Yıllardır, hâlâ itmi’nana ermemişsin!

Ey nefsim! Sen şimdi öldürülmezsen, daha hiç ölmeyecek misin ki?

İşte ölüm gelip çattı! Arzu etmediğin halde!

Eğer, o iki kişinin yaptığını yapar, şehitliği tercih edersen, en isabetli işi yapmış olursun!

Eğer, gecikirsen, bedbaht olursun!

 

Aç olmasına rağmen eline geçen bir parça eti de alltaki sözleri söyledikten sonra attı;

“Sen hâlâ dünyada boğazla meşgulsün!”

Ve özlediği şehitlik makamına çarpışarak yükseldi Hz. Abdullah b. Revâha (r.a)!(6)

Daha birçok şiirleri de olan bu ulu sahabiden bir örnek vererek o Kutlu Nebi’ye selamlarınızı iletmenizi istiyoruz.

Hatalarımızın düzeltilmesi ve doğru yola iletilmemiz niyazında bulunarak dualarınızı bekliyorum.

Yüce Peygamberimiz, Ümmetinin Mevlâsı Efendimize salât ve selâmımızı ilimler adedince iletiyoruz.

Abdullah b. Revâha (r.a) şefaatlerini dileyerek ve dahi Hocamızın teveccühüne mazhar olmayı arzu ediyor, çalışmalarımızda muvaffakiyetler diliyor ve tesirini halk etmesini Yüce Halık’tan istiyoruz.

Ya Rab, Kurbiyyet-i İnsân-ı Kâmil nasip et!

Ve âhiru da’vâhüm ve eni’l-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn.

Bâkî ve Kevserî selamlar...

 

(1) Sargon Erdem - Hulusi Kılıç, “Abdullah b. Revâha”, DİA, I, 129.

(2) Erdem - Kılıç, “Abdullah b. Revâha”, DİA, I, 129.

(3) Erdem - Kılıç, a.g.md., DİA, I, 129-130.

(4) Velid Kassâb, Dîvânü ‘Abdillâh b. Revâha ve Dirâse fî Sîretihî ve Şi‘rih, s.139-140; Erdem - Kılıç, “Abdullah b. Revâha”, DİA, I, 130.

(5) Salih, SURUÇ,  Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı – Medine Devri, Nesil Basım Yayın, İstanbul, 1997, s.448-449.

(6) Salih, SURUÇ,  Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı – Medine Devri, Nesil Basım Yayın, İstanbul, 1997, s.453-455.


Tufan ATMACA diğer yazıları