Rasûlullâh (s.a.s), kendisinden sonra rahatı yerinde, koltuğuna yaslanmış bir vaziyetle hadislerini bir kenara itecek olanlara işaret etmiştir. Böylelerini "Sizi bu halde bulmayayım!" şeklinde uyarmış
Beş vakit namazı kılmayanların imanları zayıflar ve kendilerinin de zamanla tepetaklak yuvarlanarak imandan çıkmalarından korkulur. “Allah sizlerin imanlarının zâyi olmasını istemez.”(Bakara, 2/142)
Yoluna bağlandım dönmemesine Yaşarım yaşarım ölmemesine Ağlarım ağlarım gülmemesine Kederi önüme kattım giderim.
Bu günden daha şiddetli bir günle ashâb karşılaşmamıştır. Bunun üzerine onlar, başlarını önlerine eğerek hüngür hüngür ağladılar.
Gerek Kur’ân-ı Kerîm’de gerekse hadislerde anlatılan, bize öğretilen onlarca ayet ve hadis görmekteyiz. Bunlardan da duanın “ibadetin özü” olduğunu daha iyi anlamaktayız. Sahabe-i güzîn efendilerimiz
"Peygamberi sevin, itaat edin, Allah da sizi sevsin, günahlarınızı affetsin!” (Âl-i İmrân, 3/31)
Melhame-yi suğrâdan, melhame-yi kübrâya doğru yol alıyoruz.
Ya fitnenin kendilerinden çıktığı ve gök kubbe altındakilerin en şerlileri olan âlim taslaklarına ne demeli!
Hakiki saadete götüren ve bunu temin eden şey nedir?