Çocuklarımız ve Dua

"De ki: Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?” (Furkan, 25/77)

Dua, aciz insanoğlunun sonsuz kudret sahibi Allah (c.c) (c.c) ile kurduğu diyalog ve köprüdür. Hem zikirdir, hem ibadettir. Peygamber Efendimiz (s.a.s): “Dua, ibadetin özüdür.” buyurmuştur. Dua; Arapça bir kelimedir. Seslenmek, yardıma çağırmak, Allah’a (c.c) yalvarmak demektir. Ayet-i Kerimede Yüce Rabbimiz: “De ki: Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?” (Furkan, 25/77) buyurmaktadır. Duada esas olan, kulun Allah’a (c.c) muhtaç olduğunu, O’ndan başka çaresi olmadığını bilmesidir. Kur’an dua ile başlayıp dua ile son bulur.

Çocuk, kendini idrak etmeye başladığı zaman, evdeki büyüklerin semaya açılan ellerini görür. Ne yapıldığını ne söylendiğini anlamasa da minicik avuçlarını semaya açar ve dudaklarını kıpır kıpır hareket ettirir. Gece, uyumadan önce büyüklerinin öğrettikleri kısa duaları yapmadan uyuyamazlar. Bu dualarda cesaret bulurlar, korktuklarından emin olurlar ve Allah’a (c.c) güvenmeyi adım adım öğrenmeye başlarlar. Hepimiz hatırlarız bu duaları; “Yattım Allah kaldır beni / Rahmetine daldır beni / Can bedenden ayrılınca iman ile gönder beni.” Evet... Bu dualar ile Allah (c.c), Peygamber, Melek kavramları süzülüp çocuk kalbine yerleşir. Yine başka tanıdık bir dua; “Yattım sağıma  / döndüm soluma / Melekler şahid olsun dinime imanıma / Yattım Allah kalkarım inşallah / Kalkmazsam La ilahe illallah.” Bu dua ile de ölüm, ahiret, iman kavramları içimize yerleşti.

İnsan hangi yaşta olursa olsun dua ederken beden elbisesini çıkarır, bir çocuk gibi ruhu ile içten niyaz eder. Artık, yemekte dua, sabah kalktığında dua, evden çıkarken dua, yolculukta dua, sınava girerken dua… Bu böyle devam edip gider. Hele hele çocuklar zengin hayal dünyaları ile bir başka dua ederler. Yeter ki biz onları dua ile tanıştıralım, dualar ile büyütelim. Bunun için özellikle mübarek gün ve geceleri ganimet bilelim. Bu bereketli zamanlarda çocuklarımızın maneviyatını daha da zenginleştirebiliriz. Gün içerisinde onlarla beraber dualar edebiliriz. Çocuklar oyun oynarken öğrenme kabiliyetleri fazladır. Oyun arasında onlara hiç fark ettirmeden yeni dini bilgiler verebilir, dualar öğretebiliriz. Böylelikle çocuk hem eğlenecek hem oyun oynadığını zannedecek hem anne ve babasıyla birlikteliğin huzuruna varacak hem de kalbi Allah (c.c) ile dolacaktır. Onlara her şeye gücü yeten Allah (c.c) bizi hep duyar, bizi bizden iyi bilir yeter ki biz güzel bir şekilde istemeyi bilelim ve sabredelim düşüncesini aşılayabilelim. Sonra çocuklarımıza mutlaka burada gerçekleşmeyen isteklerimizin, bizim için hayırlı olmadığını ya da Allah’ın (c.c) bize ahiret gününde misliyle fazlasını vereceğini de öğretmeliyiz.

Bu düşünceleri benimseyen körpe yürekler aydınlanır, Allah’ı (c.c) sevmeyi ve O’na güvenmeyi öğrenir ve inşallah (c.c) huzurlu, imanlı nesiller yetişir. Ruhun gıdası, kalbin nuru maddi-manevi dertlerin şifa kaynağı olan dua, ümit ve huzur menbaıdır. O kadar önemlidir ki bizi gazaptan kurtarır. Cenab-ı Allah (c.c) buyurmuştur ki : “Kim bana dua etmezse ona gadap ederim.” (İbn Mace, Dua, 1; İbn Hanbel 3/477) Öyle ya, dua ile O’na (c.c) sığınmamak ya gafletten, ya kibirden, ya nankörlükten veya O’nun (c.c) azametini kavrayamamaktan kaynaklanır. Bunlar ise azaba sebeptir. Allah’a  (c.c)  yakın olmak, O’nun (c.c) sevdiği ve razı olduğu bir kul olmak için dua etmeli ve evlatlarımıza da bunu öğretmeliyiz.

Allah’a (c.c) verdiği nimetlerden dolayı şükretmek için dua ederiz. Kötülüklerden, bela ve afetlerden korunmak için dua ederiz. İyi bir insan olmak, güzel ahlak ve davranışlara sahip olmak ve doğru yoldan ayrılmamak için dua ederiz. Yine dileklerimizin gerçekleşmesi için müminin silahı olan duaya sığınırız.

Öyleyse çocuklarımızın günahsız ellerini açtıralım semaya ve Rasullullah’ın (s.a.s) öğrettiği bu mübarek duayı birlikte tekrar edelim:

“Allah’ım! Ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten, fayda vermeyen ilimden ve kabul olmayacak dua’dan Sana sığınırım.”(Müslim)

Amin, Amin, bi Hürmeti Taha ve Yasin. Es-salatu vesselamu aleyke Ya Rasullullah... (s.a.s)                                  

 

                       


Yeşim Gezmiş TORTUM diğer yazıları