Biraz Düşünelim mi?

Ne var ki her imtihanın bir sebebi ve sonucu vardır. Elbette tedbir almalıyız. Çaresizliğe yenik düşmemeliyiz. Kul hakkı ihlali yapmamalı, bilim insanlarına güvenmeliyiz. Aynı zamanda Allah’ın yardımı için el açmalı, gönülden dualar etmeliyiz.

Tüm dünya korona virüsü ile mücadele ediyor. Diyebiliriz ki her kafadan bir ses çıkıyor. Kimi dünya nüfusu azaltılmaya çalışıyor derken, kimi dünya bu kadar günahı taşımıyor artık diyor. Buna karşılık bazı insanlar da peçe virüsten koruyor, izolasyon erkeklerin kadınlardan uzaklaşması anlamına geliyor derken, bir taraftan da koruyucu temizliği abdest ile anlatmaya çalışıyor.

Okuduğum bir yazıda bu tür söylemlerin ateizmi ya da dinden uzaklaştırmayı artırdığı yazıyordu. Öyle ya… İnsanlar etraflarında dini bir hayat yaşayan insanların da bu hastalıktan muzdarip olduğunu görüyor, hatta ölümlerine tanık oluyorlardı. Bilmeden birçok insanı felakete sürükleyebilecek bir senaryonun içine dahil olunuyor.

‘Andolsun ki sizi biraz korku açlıkla, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!’ (Bakara suresi 155) Biz Müslümanlar, elbette yaşadığımız durumun bir imtihan olduğunun farkındayız ya da farkına varmalıyız. Ne var ki her imtihanın bir sebebi ve sonucu vardır. Elbette tedbir almalıyız. Çaresizliğe yenik düşmemeliyiz. Kul hakkı ihlali yapmamalı, bilim insanlarına güvenmeliyiz. Aynı zamanda Allah’ın yardımı için el açmalı, gönülden dualar etmeliyiz.

Evlerden dışarı çıkılmadı. Ne demekti? Sanki bu dünyaya yalnız geldiğimizi ve yalnız döneceğimizi hatırlatıyor. Yanımızda hiç kimse kalmadığı zaman tek yakının Yüce MEVLA olduğunu, diğer her şeyin bir kapının dışında mutlaka bir gün kalabileceğine tanık olduk. Bilerek veya bilmeyerek ne çok ölüm rabıtası yaptık. Evimizden dışarı çıkmanın bile bir nimet olduğunu anladık. Sevdiklerimizi görebilmenin kıymetini anladık. Daha neler neler… Aslında biz zaten salgın hastalıklarla mücadele içindeydik bir bakıma. Namaz kılmama salgını, adam kayırma salgını, merhametsizlik salgını, zalime karşı susma salgını, yalancılık salgını gibi. Oysa biz tövbe etsek, biraz kendimize çeki düzen versek belki maddi olarak vücudumuza zarar veren salgın hastalıklardan da, manevi olarak bizi yerle yeksan eden manevi hastalıklardan da ALLAH bize merhamet edip kurtaracak. Bizler fert olarak önce kendimizi düzelteceğiz.

Kıymetli mürşidim eş şeyh es seyyid Abdullah Trabzoni Hazretleri, bir sohbetlerinde Asr suresini tefsir ederken bunlar karanlık günler daha da karanlık olacak, öyle olacak ki zifiri bir karanlık olacak, buyurmuştu. Kendi kendime dünya daha ne kadar bozulacak ki diye düşünmüş, anlayamamıştım.  Ne kadar güzel ifade etmiş oysaki merhum Necip Fazıl;

‘Gözüm, aklım, fikrim var deme. Hepsini öldür.

Sana çöl gibi gelen O, göl diyorsa göldür.’

Evet, bilemiyoruz ahir bir zamanda daha neler olacak. Nerede, ne zaman, nasıl bir sebeple ölümü tadacağız. Bilmiyoruz. Öyle ya.. Ölümün tek adı korona değil. İnsanı ölümden eceli korurmuş. Ama şunu mutlak biliyoruz. Bir gün kabir evinde izole olacağız. Sevdiklerimiz bir kapı uzaklığında bizden ayrı kalacaklar. Bağlantı kuramadığımız her şey önemini yitirecek ve nihayet kendi halimize kalacağız. Bilim insanları çalışsınlar elbette. Bizler HZ. Ömer (r.a) ‘in ifadesi ile Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçalım. Ama mutlak bildiğimiz bir gerçeği hiç unutmayalım. Hazırlık yapalım. Eli boş gidilmez, gidilen yere. 14 gün çokta fazla rahatsız olmadan bir odada kalmaya tahammül edemeyen biz insanlar bilmem ne yaparız toprak bir evde bir başımıza hele birde hazırlığımız yoksa.

ALLAH bizlere merhamet etsin. Bu hastalığı dünyadan kaldırmaya kadir olan ALLAH bizlere de emrettiği üzere yaşamayı ve ölmeyi nasip etsin. Merhum olanlara ALLAH’ dan rahmet yakınlarına sabrı cemil niyaz ederim. Ali İmran suresi 139. Ayeti tefekkür edelim. ‘ Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz. ‘ Yine Rasulullah (s.a.v); ‘Sabır üçtür: Musibetlere sabır,  kullukta sabır,  günah işlememekte sabır.‘ buyurmuştur. Bizler kendimize yönelelim, elimizden giden nimetlerin önemini kavrayalım, hatalarımızdan cayalım ve Allah’ın yardımını umalım. Allah tövbeleri kabul edendir.

Allah’ım ölmüşlerimize rahmet bizlere merhamet et. Hastalarımıza şifa nasip et. Şüphesiz senin gücün her şeye yeter. Senden başka ilah yoktur. Gönüllerimizi ferahlat bizleri selamete çıkar.

Amin. Amin. Amin. Bi hürmeti Taha ve Yasin…

                                                                                                                     

                   


Yeşim Gezmiş TORTUM diğer yazıları