Yeşim Gezmiş TORTUM

Çocuk Ve Ölüm Gerçeği

Çocuk Ve Ölüm Gerçeği

“Her nefis ölümü tadacaktır sonra, ancak bize döndürüleceksiniz.”(Ankebût Süresi, 57)

Ölüm, ruhun beden kafesinden ayrılmasıdır. Asla bir son olmayıp, madde ötesi âleme bir geçiştir. Ahirete nazaran bu dünya bir hayaldir. Herkesin bir eceli, ölüm zamanı vardır.  Nitekim Allah (c.c) ayette:

“Her nefis ölümü tadacaktır sonra, ancak bize döndürüleceksiniz.”(Ankebût Süresi, 57) buyurmuştur. Yine ayette:

“Her canlı ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da şerle de imtihan ederiz. Ve siz ancak bize döndürüleceksiniz.”(Enbiya Suresi, 35)  buyurulur. Bu noktada dikkatimizi çeken her nefsin ölümü tatmasıdır. Tatmak anlık bir his olup geçicidir. Yani fani âlemden baki olana göç etmektir ve bir yok oluş değildir.

Peki, büyüklerin bile anlamakta zorluk çektiği böyle önemli bir konuyu çocuklara nasıl anlatmamız gerekir. Psikologlara göre, çocukların anlayışları yaşlarına göre değişmektedir.

0-2 yaş arası; ölümü anlamaz ama ölen kişinin sesini, kokusunu özlediklerini ifade ederler.

2-6 yaş arası; ölümü geçici bir ayrılık olarak düşünürler. Çok dua edersem, ölen kişi geri gelir ve ben onu bir daha hiç üzmem diye düşünebilirler.

6-9 yaş arası; artık ölümün geri dönüşümsüz olduğu anlaşılmaktadır. Fakat ölümden kendilerini mesul tutabilirler. Dikkat edilmesi gereken bir yaş aralığıdır.

9-12 yaş arası; ölümü, 6-9 yaş aralığı gibi anlarlar. Daha çok sevdiği insanları, kaybetmekten korkarlar.

13-18 yaş arası; ölüm gerçeğini yetişkinler gibi algılarlar.

Yetişkinler, çocuğa mutlaka ölüm haberini kendileri vermeli, çocuk bunu bir başkasından duymamalıdır. Çocukla baş başa kalınmalı sakin ve şefkatli davranılmalıdır. Okul öncesi dönem için ‘öldü’ kelimesi yerine ‘artık yaşamıyor, bizimle olmayacak’ gibi ifadeler, psikologlar tarafından tavsiye edilse de,  şahsi görüşüm ‘öldü’, kelimesinin de kullanılabileceği daha doğrusu inancımızda ölümün bir son olmadığının vurgulanması gerektiğidir.

Asla ‘gitti’, ‘bir daha gelmeyecek’, ‘uykuya yattı’ gibi ifadeler kullanmamalıyız. Bir diğer konu;  ‘O artık Cennet'te...’ ifadesini de asla ve asla kullanmamalıyız. Kimin Cennet’e, kimin cehenneme gideceğini ancak Allah (c.c) bilir. Çocuklara olan zaafımız dini değerlerimizin önüne geçmemelidir. Cennet'i, her istenilen şeyin olduğu yer olarak algılayan çocuk, bu söylemle, ölümü tercih edip, bir an önce Cennet'e gitme arzusu taşıyabilir. Bırakın, çocukta ölüm acısını yaşasın. Duygularına engel olmayın. Bazısı ağlar, bazısı hiçbir şey olmamış gibi iyi oyun oynayabilir. O, bunu yetişkinlere göre daha uzun bir süreçte algılayacaktır. Yorgun ve sıkıntılı halleri, uyku düzensizlikleri, oyunlarında ölüm temasına yer vermeleri, dikkatlerinin azalmaları, aşırı hareketlilik, okul ile ilgili sorunlar, öfke, saldırganlık, altını ıslatma, parmak emme, karanlıkta duramama gibi davranış bozuklukları görülebilir. Mutlaka yakınları tarafından desteklenmelidirler. Onlarla konuşmalı ve yalnız bırakmamalıyız. Bazen hiç konuşmasa da yanında sessizce durup acıyı onlarla paylaşmalıyız.

Bilinenin aksine çocuklara ölüm gerçeği gösterilmelidir. Taziyelere götürülmeli, kabir ziyareti yaptırılmalıdır. Çocuğunuz sizi izler ve sizin gibi tepkiler verir. Dini hayatlarına şekil verirken, ölümünde içine girilmeli ve inancımızda, geçici bir ayrılık ama asla bir son olmadığı, özenle anlatılmalıdır.

Bu dünyaya neden geldik, bizden istenilen ne ve gidişimiz nereye? Bu soruları, yaşlarına göre, çocuklarımızla bir sohbet havasında mutlaka konuşmalıyız. Peygamber Efendimiz (s.a.s):

“Din nasihattir.” (Müslim, İman, 95) buyurmaktadır. Onlara her yaşta, nasihat ederek İslam’ı anlatmalıyız.  Ölümü bilen, bugün yapacağı iyiliği, yarına bırakmaz, ömür sermayesini yerinde kullanır. Hesap vereceği günü düşünür. Bunu idrak eden çocuk dini vazifelerine önem verir. Anne-baba sözü tutar, başıboş yaşamaz. Gelgitler yaşasa da hayatında, yine de ona anlatılanları unutmaz ve inşallah yolunu doğrultur. Ecdadımız faniliği unutmamak için kabristanları, şehir ortalarında ve cami önlerinde yapmışlardır ki, çoluk çocuk her geçen ölümü hatırlasın.

Bakınız Hazreti Ömer (r.a) döneminde bir çocuğun ölüme bakışı nasılmış: Hz. Ömer (r.a), namaza giderken, küçük bir çocuğun koşarak cemaate yetişmeye çalıştığını görünce, onu durdurup telaşının nedenini sorar. Çünkü çocuk henüz namazla yükümlü olacak yaşta değildir. Çocuğun cevabı koca halifeyi ağlatır. Mahallemizde daha dün bir çocuk öldü. Şimdi ben ne kadar yaşayacağımı bilmiyorum. Hem şimdi koşmazsam ileride alışmak zor gelebilir, dedi.

Evet, ölüm herkesi korkutmaktadır. Ancak bu o kadar faydalı bir korkudur ki insanı günahlardan alıkoyar. Hayat ölüm için, ölüm de hayat için son derece anlamlıdır. Eşya zıddıyla kaimdir. Ölüm, küçük büyük herkes için nasihattir aslında. Bu yüzden ahirete iman,  inanç esasları arasında mütalaa edilmiştir.

Kula düşen, ölümü unutmamak, ona hazırlık yapmak ve Allah'ın rahmetinden ümitli olmaktır. Eskiler, ‘Ağaç yaşken eğilir’ demişler. Ne de güzel ifade etmişler. Çocuklar isteseler de istemeseler de bu gerçeği görecekler. Bu yüzden onlara hayatı da ölümü de anlatmalıyız ki ölümle karşılaştıklarında büyük bir psikolojik travma geçirmesinler. Bunun için televizyon kumandasını, cep telefonunu bir kenara koyup onlarla sohbet etmeli ve hayata da ölüme de hazırlamalıyız. Kolay değil elbette ama Kur'an ve Sünnet gibi iki büyük yol göstericimiz var. Dava hak olunca batıl elbet zail olacak ve ektiğimiz tohumlar, zamanı geldikçe çiçek açacaktır. Çocuk ölüm gerçeğini idrak edecek, üstat Necip Fazıl Kısa küreğin dediği gibi;

‘Ölüm güzel şeydir budur perde arkasından haber, hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber’diyecek olgunluğa erişecektir inşallah. Önce anlamaya çalışalım ki, sonra da anlatabilelim. Allh (c.c) yâr ve yardımcımız olsun. Ölüm hadisesini “anne, baba” gibi birinci dereceden yaşayan çocuklarımıza destek olalım.

Hüve'l-bakî diyelim. Baki olan Allah'tır. Böylece çocuk yalnızlık hissetmeyecek ölmeyen, uyumayan Allah'ta,  güven bulacak ve ona sığınacaktır.

Allah (c.c) lütf u keremiyle cümlemizi, son nefesinde yüzünü güldürdüklerinden eylesin. Nefislerimizi, muhasebe edip, halimize çeki düzen verebilmeyi, son nefeste ebedi vuslatı tatmamızı nasip eylesin.

Bizi asıl âlemde gurbete ve ümitsizliğe düşürmesin. Âmin.


Yeşim Gezmiş TORTUM diğer yazıları