Zikir

Zikir halindedir bütün âlemler Allah yazar kör kalplere kalemler…

Yaradan’ımızın isimlerini zikretmek dünyada en lezzetli şey olsa gerek. Hiçbir şeyde o lezzet ve tat yoktur, gönül kapınızı açın da bakın; dağlar,  taşlar, ağaçlar, kuşlar, canlı ve cansız görünen ve görünmeyen her şey Allah’ı (c.c) tesbih ediyor, zikrediyor. Kâinatta her cismin bir görevi var, bu görevler yerine getiriliyor ve unutulmadan büyük bir aşkla Allah (c.c) zikrediliyor.

Bir gün bir derviş hizmet için uzun bir yolculuğa çıkar, otobüse binince “Tesbihatımı yolda yaparım” der. Otobüs yola koyulunca dervişin uykusu gelir, uyuya kalır. Otobüs bir iki saat olmuştur yola devam edeli. Derviş bir rüya görür, rüyasında: “Kalk tesbihatını yap!” denilir. Derviş uyanır, “Rüyaydı” deyip bir daha uykuya dalar ama bu esnada suratına bir tokat iner. Rüyasında şeyhi, üstadı şöyle görünür. Dervişe der ki:

Evladım sen kime güveniyorsun da tesbihatını, dersini tamamlamadan yola çıkıyorsun, bu ne gevşeklik, bir ağaç kadar da mı olamıyorsun, bir ağaç günde yetmiş bin kez Allah´ı (c.c) zikrediyor, tesbih ediyor. Sen insansın nasıl tesbihatsız yola çıkarsın. Çabuk kalk!”

Bizim derviş büyük bir korku ve heyecanla kalkar müsait bir mola yerinde abdestini alır o günkü tesbihatını tamamlar.

Bu anlattıklarım yaşanan hadiselerdir. Şimdi bizler şunu çok iyi bilmeliyiz ki; biz ve yaratılan her şey başıboş değildir. Her şey, her hareket, her nefes, her söz, her davranış kayıt altında… Yapılan ve yaptığımız her işten hesaba çekileceğiz.

Peki, bu yaşantıyı nasıl güzelliklere dönüştürebiliriz?

Zikirle

Her işimizde, her hareketimizde Allah dersek, Allah için yaparsak, Allah için seversek, Allah için çalışırsak hep zikir halinde oluruz, biz Allah’ı (c.c) zikredersek O da bizi zikreder.

Evet, Bakara Sûresi 152. âyet-i kerimede yüce Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

Öyleyse siz Ben’i zikredin ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.

Ra’d Sûresi 28. âyet-i kerimede de:

Onlar, îmân edenler ve kalbleri Allah’ın zikri ile mutmain olan kimselerdir. Bilesiniz ki, kalbler ancak Allah’ın zikri ile mutmain olur.

Yani zikir çok önemli bir meseledir. İnsanın önünde iki yol vardır:

Biri; tehlike arz eden, yoldan çıkaran şeytanın yolu,

Diğeri de; huzura, güvene, iki cihanda saadete ulaştıran Rabbimizin yoludur. Bu güzel yolda, Rabbimizin yolunda bize enerji veren, hayat veren zikirdir, zikir yaptıkça güzelleşir insan. Gözü açılır, görüşü açılır, zaman ve mekân sıkıntısı çekmez Zikir halinde yapılan ve zikir ile yapılan her iş bereketlidir, lezzetlidir.

Zikir insanın âlemlere bakışını değiştirir, âlemleri fark ettirir, zikir ehli her işe her şeye güzel bakar çünkü Allah’ın (c.c) izni doğrultusunda cereyan eder her iş. Onun için yaşamak da, ölmek de, dirilmek de eş değerdedir.

Zikir ehli her an Sahibi iledir. Yaşarken de, ölürken de, dirilirken de…

Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde:

Kişi sevdiği ile beraberdir.” buyurmuşlardır. Bizim sevdiğimiz Allah (c.c) olunca onu dost edinmiş oluruz O da dostunu yalnız bırakmaz bi-iznillah.

Allah’ı (c.c) zikretmek dertlere devadır, hastalara şifadır, karanlıkları aydınlatır, eğrileri doğrultur, yönsüzlere yön verir.

Zikir şefkattir, zikir merhamettir, zikir büyük bir nimettir, zikir çok büyük berekettir.

Zikir, sağlam bir kaledir.

 

Zikir halindedir bütün âlemler

Allah yazar kör kalplere kalemler…


Metin SEYİTOĞLU diğer yazıları