Hediyelik Altınlar

Bu hâne, evlâd-ı Muhammed hânesidir!

Sahaflar Şeyhi Hacı Muzaffer Ozak’ın anlattığı şu, hikâye beni çok etkilediği için, siz değerli okuyucularıma naklediyorum:

Bir adam mescitte namaz kılıyor. Namazını bitirdikten sonra bir heybenin içinde bıraktığı bin altının yerinde yeller estiğini görüyor. Aynı mescitte namaz kılmakta olan Hz. Ali Efendimiz’in torunu, İmâm Câfer-i Sâdık Efendimiz’e:

Mescitte ikimizden başka kimse yok, paramı ve heybemi sen çaldın”diyerek iftira ediyor. Hz. İmam, her ne kadar,

Ben evlâdı Resuldenim. Böyle şeylere tenezzül etmem”diyorsa da dinletemiyor. Adam:

Mescitte senden başka kimse yoktu”diye diretiyor. Hz. İmam soruyor:

Heybende ne kadar para vardı?

Bin altın vardı

Öyleyse benimle beraber gel”diyerek parası kaybolan adamı evine götürüyor. Şahsına ait paradan, kaybolduğu iddia edilen bin altını adama veriyor. Parasını aldığı halde küstahlığı elden bırakmayan iftiracı:

Almadıydın da bana bu parayı neden verdin?”diye soruyor.

Evlâd-ı Muhammed’e iftira ettiğin için ateşe girmeni istemedim. Ve bu parayı sana helâl ettim” buyurarak adamı savıyor.

Hz. İmam, bu hareketiyle bir Müslümanı yalancı çıkarmak istemiyor. Fakat gelin görün ki, parasının çalındığını iddia eden adam, arkadaşlarının yanına gelince, gülerek kendisine:“Geçmiş olsun”diyorlar. Şaka olsun diye kendisi namaz kılarken, içinde bin altın bulunan heybeyi gizlice alıp sakladıklarını söyleyip, heybesini ona teslim ediyorlar.

Adamcağız yaptığı hatayı anlayarak büyük bir üzüntüye kapılıyor. Parasını kendi arkadaşları alıp sakladıkları halde hiç suçu olmayan ve mescitte kendisi gibi namaz kılan çok şerefli bir zâtı hırsızlıkla itham ettiğinden dolayı utanıyor. Şahsını tarif ederek bu zâtın kim olduğunu soruyor.

Kendisine: “Ozat Peygamber-i Zîşanın amcasının oğlu, Hz. Ali’nin torununun çocuğudur” denilince doğruca Hz. Cafer’in evine koşuyor. Ellerinden öperek affını ve rızâsını diliyor. Haksız yere aldığı bin lirayı iade etmek istiyor. Hz. İmam kabul etmiyor ve adama şöyle diyor:

Bu hâne, evlâd-ı Muhammed hânesidir! Bu hâne, madeni nübüvvet, sırrı velâyet, vârisi ulûmı Nebevi hânesidir. Bizim mülkümüzden bir şey çıkarsa, tekrar bize avdet etmez (dönmez.) Verdiğimizi geri almak, bizim şanımıza münasip ve lâyık değildir! O altınlar hediyemiz olsun, güle güle harca!”

 

Kaynak: Dursun Gürlek, Kültür Dünyamızdan Manzaralar


Dursun GÜRLEK diğer yazıları