Ensar GÖK

Aşk, Devrim ve Küresel Sermaye

Aşk, Devrim ve Küresel Sermaye

Aşktan nasibimizi alamayınca sardık mı küresel sermayeye...

Aşktan nasibimizi alamayınca sardık mı küresel sermayeye… Sabah kalkıyorum lanet olası küresel sermaye, gece yatıyorum lanet olası küresel sermaye. Bu arada lanet olsun küresel sermayeye. Galiba bu aşk hissiyatımızı da sömüren, o hissiyattan bizi uzaklaştıran küresel sermayenin ta kendisi. Ciddi ciddi şüphelenmeye başladım.

Ne zaman bu sosyal medya, diziler ve televizyon programları diye bir oluşum çıktı meydana, algılarımızı değiştirmeye başladı. İlk baş mahrem kalktı ortadan sonra benlik çıktı ortaya, olmadığın biri gibi gözüktürmeye, sen en güzelisin, sen muhteşemsin, en güzeli senin olmalı, kendini sev, kendine âşık ol, kendinden başka hiçbir şeyi önemseme gibi egosal duyguları materyalizm ile bir olup bu temalar ile aşılamaya, sirayet ettirmeye başladı.

Küresel sermaye, pardon; lanet olası küresel sermaye...

Hazır konusu gelmişken peki nedir materyalizm? Varlık veya gerçeklik hakkında bir görüştür. Bu görüşe göre var olan veya gerçek olan sadece maddedir. Madde evrenin asli veya temel kurucu unsurudur. Sadece duyumlarla algılanabilen varlıklar, süreçler veya muhtevalar vardırlar ve gerçektirler. Yani diyor ki dini inanç, mefhumlar, örfler, adetler ve ananeler materyalist sistemin ilgisini çekmez, çünkü bunlar olduğu sürece aşk bitmez, çünkü aşk imandandır ve aşk bitmeyince insanoğlu körelmez, istedikleri gibi yönlendirilemez, ellerinde oynatamazlar onu… İşte bu yüzden küresel sermayenin meyvesi olan materyalist sistem yaygınlaştırılmaya başlanmıştır. Yani gözle görüp el ile tutamadığın şeyleri bizlerden uzaklaştırmaya başladılar.

Olaya sosyolojik açıdan bakarsak topluma kendini rahat hissetmesini, içi şişirilmiş bir huzur, mutluluk ve sahte düşünceler içerisine girmesini sağlayıp aslında algılarını ciddi derecede uyuşturan, körelten ve yoksunlaştıran bir çalışma içerisindedir küresel sermaye.
Yani diyor ki sevgili dostum sen âşık olma ve sevme. Eğer âşık olur isen ya da sever isen üretirsin en iyisini yaparsın ve sen üretir, en iyisini yapar isen güçlü olursun bağımsız olursun. Yine senin gibi inanan, aynı değerlere sahip olan kardeşlerini de güçlendirir desteklersin ve biz sizi bu sebepten dolayı yönetemeyiz, kullanamayız, köleleştiremeyiz ve tek güç olma gayemizi gerçekleştiremeyiz.

“Sizin yerinize biz üretir biz gerçekleştiririz size kolaylıklar sağlarız sizi mutluluğa sevk ederiz sana öz benlik kazandırırız sana toplumda yer açarız”gibi yalanları sunarak bizi elden ayaktan düşürmeye çalışıyorlar. Bunu da yazılı ve görsel medya ile yapmaya çalışıyorlar, gençler arasında sosyal medya olarak adlandırıyorlar. Aile içinde de diziler ya da televizyon programları ile yönlendiriyorlar ve hepimizi bağımlı birer köle haline getiriyorlar. Ve günümüzün en tesirli iletişim aracı maalesef bu sosyal medya... Ayrıca bunu çok iyi de başarıyorlar.

Bugün kaçımız sosyal medya kullanmıyoruz, kaç tane babayiğit bu sosyal medya unsurlarını kapamaya cesaret edebiliyor ve hangimiz bu hassasiyeti sergileyebiliyoruz, tabi düşündürücü…

Diyebilirsiniz ki bu sosyal medyanın faydalı yanları da var.

Demeyin efendim, sakın bunu demeyin! Hepimiz biliyoruz ki çoğumuz bu faydasız kısmını bariz şekilde kullanıyoruz. Lütfen bildiğiniz halde bunu demeyiniz çünkü küresel sermayenin oyunu burada devreye giriyor burada yararlı bilgi var algısı ile aslında algıları alt üst etmeyi başarıyor.

Evet, algılarımızı alt üst ediyor. Dedim ya, aşka da buradan uzanıyor küresel sermayenin eli, sosyal medya sayesinde içler acısı hale getiriliyor, erkeklerin ya da kadınların birbirine saygı gösterme hadisesi silinip atılıyor, ahlak seviyesi aşağılara kadar çekiliyor. Neden mi? Bir kere sosyal medyadan engelleyince gönlünden de engellediğini sanıyor ki o arkadaşımız haklı. Çünkü onun gönlünde aşk da muhabbet de yok olmaya başladı, yüzeysel yaşıyor, zaten. Birkaç gün sonra başkasına âşık olacak… Çünkü sen en güzelisin, sen muhteşemsin, en güzeli senin olmalı, kendini sev, kendine âşık ol algısını aşılamaya başlamıştı. Küresel sermayenin hileleri ve sonuç olarak nasıl olsa bir başkasını bulurum düşüncesine de itmeye başlıyor kişiyi…

İşte yârin adına halel gelmesin diye ismini bile ağzına almaya çekinen sevdalardan, herkesin ağzına meze olmuş sevdalara… Sevdiğine mektup gönderirken ben yâri görmeye hasret iken mektubumu postacı iletecek ve yârimi o görecek diye postacıyı dahi kıskanan sevdalardan, sosyal medyada tanımadığı bilmem kaç kişinin resmini beğenmesine (sosyal medya tabiri ile “like” alması) ses etmeyen sevdalara yöneltmeye başladı bizi, bu küresel sermaye.

Küresel sermayeye söylenecek söz çok fakat söylem yerine eylem gerçekleştirmek gerekir. O yüzdendir ki Aşk bir devrimdir. Âşık ise bir devrimci…

Âşık olduğun kişiye bir kitap alıp o kitabın içinden en sevdiğin bölümlerin altını çizerek hediye etmek bir devrim hareketidir. Aşığın bir davası vardır ve davası elinden alınan insan rüzgârda savrulan yaprak misali savrulup gitmeye mahkûmdur. Küresel sermayenin istediği de, işte tam budur. Ve buna müsaade etmeyelim, rüzgârda savrulup gitmeyelim cancağızım…


Ensar GÖK diğer yazıları